Konuk Yazar: Zeynep Gönenli

Haksızlığa uğradığında kendini savunmak isteyen bir kadının ağzından dökülen ‘Öncelikle ben bir anneyim’ sözlerini sıklıkla duymuşuzdur. Hatta sadece günlük hayatımızda değil, magazin dünyasında da bolca rastlarız bu açıklamaya.

Sizin ananız bacınız yok mu?

Anne olmayan bir kadına yapılabilecek haksızlıkların ve çıkartılabilecek zorlukların pek o kadar da problem olmadığını çağrıştıran bu cümlenin bir benzeri ise kadınları savunmak amacıyla kurulduğu iddia edilen ‘Sizin ananız bacınız yok mu?’ cümlesidir mesela. Bu cümleyi duyunca da kimsenin ‘anası ya da bacısı’ olmayan bir kadına nasıl davranabileceğimizle ilgili kafamızda soru işaretleri oluşur. Yani elbette oluşmaz ama cümle yapısı bunu anlatır.

Her iki ifade de bir kadının hakkını araması, masumiyetini ispatlaması, iyi niyetini göstermesi, ‘Orada ne işi vardı?’ sorusunu atlatması ve ona inanmamız, ona hak vermemiz için erkek egemen dünyadan bir onay alması gerekliliği var aslında. ‘Anne olduysan sana bir koruma kalkanı verebiliriz ama o da aslında senin değil de çocuklarının hatırına. Anamız bacımız aklımıza gelirse sana iyi davranabiliriz ama da o yine senin değil kendi ‘masumiyetlerinden emin olduğumuz’ anamız ve bacımız hatırına.’ Karar merci yine erkekler tabii.

Bir kadına nasıl davranacağımızı onun medeni hali, anne olup olmadığı ya da kimin nasıl belirlediğini asla bilemediğimiz bir takım el âlem kriterleri elbette belirleyemez hâlbuki. Anne ya da değil, birinin ‘anası bacısı karısı’ ya da değil her kadının, her insanın eşit davranış görmek, can güvenliğinden endişe etmeden istediği yere gitmek, emeğinin karşılığını almak, hareketlerinde özgür olmak gibi çok temel hakları sabittir. İnsan olarak doğmamızla birlikte otomatik yüklenmesi gereken hakları elde etmek için bir takım tanımadığımız kişileri ikna etmemize, onların evdeki analarıyla bacılarıyla empati yapmalarını ummaya ya da anne olmaya ihtiyacımız olmamalı. Yok da zaten.

Dünya üstünde kadınların zaten hali hazırda binlerce derdi varken cümlelere takılmak anlamsız gibi görünüyor olabilir ama aslında bu cümleleri kurduğumuz, kurulduğunda rahatsızlığımızı dile getirmediğimiz her an böyle düşünmek sanki biraz daha normalleşiyor. Bazen unutsak da hep biliyoruz aslında, değişim dilde başlar.